Hayat bir saat gibi uçar ve hayatlarımız saatlerden ibaret…
Dönüşler, değişimler, zaferler ve başarısızlıklar hepsi bizi beklenmedik yolculuğa çıkarır.
Döngüsellik ile her bitiş zorunlu olarak başlangıçken, her başlangıç da bir bitişe teminat verir. 2020’yi uğurlayıp 2021’karşılamamız gibi.
2020’de yaşadıklarımız insanların kendileriyle (özellikle vicdanı olan ve sağduyusu sağlıklı insanlar) yüzleşmelerine vesile oldu.
Yaşadıkları toplumun sosyo, ekonomik ve siyası karakterini tanıdılar.
Neyi alkışladıklarını, neyi yücelttiklerini ya da neyin neye mal olabileceği gerçeğiyle yüzleştiler. Korkuya yenilmekle yaşanılmayacağını gördüler. Bedeller ödediler. Bir sorunu direk bir yoldan her zaman çözemeyeceklerini öğrendiler. En küçük hareketlerimizin bizi zafere de yenilgiye de götüreceğini deneyimlediler.
Aç gözlülüğü, umarsızlığı, öfkeyi ve çaresizliği gördüler. Kutuplaşmış bölünmüş toplumların sorunları, toplumun genelinin kayıtsızlığı ve otoritenin ilgilenme yöntemleri hakkında bilgi sahibi oldular. Zengin ve fakir uçurumunu daha net gördüler. Vaatlerle bir yere varılmayacağını, insanın toplumun bir parçası olduğunu bizi etkileyen, başımıza gelen bir olayın herkesi de etkileyebileceğini en acısıyla yaşadı ve gördüler.
Salgınlar tedavi edilir, savaşlar biter. Bir şey biter başka bir şey başlar. Neden bunlar oluyor diye sorunu kendimizde aramadıkça başlangıçlar daima sancılı olacak.
Para ve gücü elinde tutanlar sorunların tespitinde ve çözümünde yoz bağı kullandığı sürece bu sefaletler tekrarlara doymayacak.
2020’de yaşadığımız umutsuz boşluk bir çok insanın hayatını kemirdi. Ve bir çok insan da bu boşluğun farkında ama bu umutsuzlukla mücadele etmek için hepimizin kendimizle yüzleşmeye, ayağa kalkıp varlığımızın anlamına sahip çıkmamız gerekiyor.
Hayat olduğu sürece umutta vardır. Umudumuzun kendi gücü vardır. Hayat ne kadar kötü görünürse görünsün yapabileceğimiz bir şey mutlaka vardır. Yaptığımız her seçim yeni bir olasılık açar. Evrende yalnız değiliz. Hayatta her zaman zorluklar olur ama bunları atlatmak için birbirimizden destek almak zorundayız. Kaçmak asla bir çözüm değildir.
Zaman mutlaktır ve bu döngünün içinde insanın seçeceği çok yol var diyorum.
William Shakespeare’nin dizelerinde olduğu gibi:
”Her şeyden önce iyi yaşa.
Eğer gerçek aşkı tanıyacak kadar şanslıysan; bütün kalbin, ruhun ve bedeninle sev.
Sırf tesadüfen bu dünyaya gelmiş gibi, laf olsun diye günlerini geçirme.
Hayatını öyle yaşa ki; her an kendi elini sıkabilesin.
Ve her gün hiç olmazsa faydalı bir şey yap ki; gece yaklaşırken örtüleri üzerine çekip kendi kendine; ‘Ben elimden geleni yaptım’ diyebilesin.”
İkircikli hesaplar, kabarık cüzdanlar üzerinden ahkam kesilenler mide bulandırıyor. Toplumda ki görünmez sınıfsal ayırıma son vermek için:
Çocukların aç kalmadığı, eğitimin ve sağlığın paralı olmadığı, hakkaniyetin sığ sularda yüzmediği, kadınların şiddet mağduru olmadığı, çıkarlar ve menfaatler uğruna insanların onurlarını satmadığı, duyguların örselenmediği, savaşların olmadığı, barış ve kardeşliğin yeşerdiği bir yıl olmasını dilerken, sevgimizi besleyecek şefkat ve ona güç verecek ruh sağlığı diliyorum.
Bu dünyada her şeyin bir mevsimi ve her amacın bir vakti var. Bazen hayatın ne kadar değerli olduğunu unutuyoruz. Bencilce hırslardan, kibirden ve kurumdan uzak mütevazı olup sarılalım sevdiklerimize.
Her şey tamir edilebilir bunun için dürüstlük, cesaret, sabır gerekir ve yüzleşmek gerekir.
Bayağı içgüdülere yenik düşmeden 2021’in yeni umutların, yeni hayatın, yeni rüyaların habercisi olmasını kalben diliyorum.