Türkiye’deki gıda enflasyonu mutfağa nasıl yansıyor? Evde pişen yemekler 10 yıl önce ne kadara mâl oluyuordu, şimdi ne kadar?
Soğan, patlıcan, patates, kırmızı et gibi ürünlerdeki fiyat artışları sık sık haberlere konu oluyor ve tanzim satış noktaları kurulması ya da kırmızı et ithalatının önünün açılması gibi önlemleri gündeme getiriyor.
Türkiye’de gıda fiyatlarındaki artış küresel tablodan farklı bir yön izliyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün her ay yayımladığı küresel gıda fiyatları endeksi neredeyse 10 yıldır yatay bir seyir izliyor.
Türkiye’de ise özellikle 2017’den bu yana gıda fiyatlarında hızlı bir yükseliş var. Gıda enflasyonu sekiz aydır yüzde 20’nin altına inmiyor. Son iki buçuk yılda ise gıda fiyatları ayda ortalama yüzde 16 artıyor.
Gıda fiyatlarındaki artışın sorumlusu kim?
Bu tablonun en önemli nedenlerinden birisi çiftçinin girdi maliyetlerinin, yani mazot, yem, gübre gibi girdilerin ithalata dayalı olması olarak gösteriliyor.
Bu da girdi maliyetlerinin TL’deki değer kaybına karşı duyarlı hale gelmesine, TL’nin değer kaybetmesiyle birlikte tarımsal ürün üretiminin de daha pahalı hale gelmesine yol açıyor.
Gıda fiyatlarındaki artıştan sorumlu tutulan bir diğer grup ise bu ürünlerin tarlalardan marketlere yolculuğuna aracılık yapanlar. Hükümet yetkilileri, bu aracıları aldıkları komisyonların ürünlerin perakende fiyatlarını artırmak ve haksız kazanç elde etmekle suçluyor.
Fiyatlar ve tarifler nasıl tespit edildi?
Yukarıdaki interaktif grafikte kullanılan yemekler, kırmızı et, beyaz et, balık, bakliyat ve farklı sebze türlerini içerecek şekilde seçildi.
Yemeklerin hazırlanmasında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ait Kültür Portalı’nın “Geleneksel Mutfak” bölümündeki tarifler ve miktarlar esas alındı.
Maliyet hesaplamasında tuz, yağ, karabiber, su gibi her mutfakta bulunan ve neredeyse hemen her yemekte kullanılan malzemeler eklenmedi.
Fiyatlar içinse TÜİK’in enflasyon sepetinde kilogram bazında verdiği ücretler kullanıldı.
Kaynak: BBC Türkçe