Günlük hayatımızda harcadığımız zaman içinde uzun vadeli planlar yapar bunun içinde çalışma şartlarımızı zorlarız. Oysa ne kadar yaşayacağımızı bilmiyoruz, sahip olduğumuz şeyleriniz bizden sonra sahibi kimlerin olacağını da bilmiyoruz. O zaman bizden sonra ne olacağını bilmediğimiz bir hayat için neden uzun süre kafamızın içini meşgul ediyoruz.
Hiç düşündünüz mü acaba 100 yıl sonra dünya nasıl olacak torunlarımız nasıl bir dünyada yaşayacak? Uçan arabalar, insanın işini kolaylaştıran robotlar, bir yerden başka yere ışınlanma, ses ve ışıktan hızlı ulaşım araçlarının yapılması veya tamamen çölleşen dünya, buzul erimesi sonucu birçok şehrin sular altında kalan dünya ya da buzul çağına girmiş bir gezegen.
Hiç düşündünüz mü? 100 yıl sonra sizi hatırlayan kaç kişi olacak bu dünyada? Kaç kişi sizden bahsedecek, adınızı anacak? En iyi ihtimalle bir duvarda asılı portreniz kalacak. Bugün uğruna çaba gösterdiğiniz dünyalık (ev, araba, para vb.) hiç bir şeyin önemi kalmayacak. Sizin olan şeyleri başkaları kullanıyor olacak.
100 yıl sonra, diyelim ki 2124 yılında, hepimiz ailemiz ve arkadaşlarımız olmadan gömüleceğiz. Emek vererek inşa ettiğimiz evlerde yabancılar yaşayacak ve bugün sahip olduğumuz her şeye başkası sahip olacak. Sahip olduğumuz çoğu şey yok olacak, atılacak veya yok edilecek, üzerine servet harcadığımız arabalar da muhtemelen hurdaya çıkacak. Torunlarımız kim olduğumuzu bile zor hatırlayacak, bizi anımsamayacaklar. Yani, kaçımız dedemizin babasını tanıyor?
Öldükten sonra birkaç yıl daha anıılacağız ve sonra birinin duvarındaki bir portre olacağız. Birkaç on yıl sonra, tarihimiz, fotoğraflarımız ve yaptıklarımız tarihin unutkanlığına karışacak. Hatta anılarımız bile silinecek. Bir gün bu soruları analiz etmek için duraksasaydık, belki de zihnimizi günlük olarak meşgul eden şeylerin %95’i için endişelenmenin ne kadar anlamsız olduğunu anlardık. Bu konuları sadece düşünebilseydik, kesinlikle yaklaşımlarımız ve düşüncelerimiz değişirdi ve her şeyi farklı yapardık. Belki de hayatlarımızın, yaşadığımız hayatların, keyfini çıkarmamız için kendimizi daha özgür hissederdik.
Şu sözü hatırlayın, eğer beş yıl sonra önemli olmayacaksa, üzülmek için 5 dakikadan fazla zaman harcamayın.
Erkan Sarıkaya
Siyasal Yaşam Gazetesi İmtiyaz Sahibi