İnsan doğduğu yerimi, yoksa insanın doyduğu yermi? İnsan doğduğu yerde 7 yaşına kadar yaşayıp, 70 yaşına kadar karnını doyduğu yeri kıyasladığında yinede doğduğu yerin özlemini anlatır.
Anadolu’dan büyükşehirlere göç edenler genelikle ergenlik yaşı olarak 15 ile 18 yaş aralığında çalışmak ve daha iyi bir hayat için istemeyerekte olsa doğdukları topraklardan göç etmişlerdir. Geçmişte yeni bir iş arayışı için veya Şehir yaşantısının cazibesi köyden kente önlenemez bir göç dalgasının sebepleri arasında yer almıştır. Göç ile beraber parçalanan Aileler arasında trajedilerde yaşanmış. Büyükşehirlerde yerleşik bir hayat sürmeleri ile beraber çok sayıda başarı hikayeside gelmiştir. Ama köyden kente göç eden ilk nesil öz güven yüzünden sadece evine ekmek götürüp hayata kalma mücadelesine odaklandıkları için farklı alanlarda atılım yapamadıklarını görüyoruz.
Herkesin kendine göre bir yaşam hikayesi veya bir başarı hikayesi vardır. Büyükşehirlerde yaşayanların istinasız büyük bir kısmının Aileleri o şehire göç edip gelmiştir. Şehirde yaşayanlar ise birinci kuşak veya ikinci kuşak çocukları veya torunları olarak kendini tanıtırlar.
İnsanlar nerede yaşarsa yaşasın, ister köyde ister şehirde ama bazen arkasına bakıp ”Nereden geldim” diye bakması lazım. İnsanların hayatlarındaki başarıları için özgüven çok önemlidir. Bir arkadaşımın özgüven için söylediği çok güzel bir sözü aklımda her zamam yer edimiştir. ”Bir insanın özgüvenin tam olması için babasının kapısına diktiği ağaca sırtını verip oturması gerekir” demişti. Yani kişi Ailesinin arkasında olduğunu görüp ve uzun süre göç etmeyen ve bir yerlere gidip gelmeyen bir Ailenin kalıcı olduğuna olan inancı onun girişimci ruhunda önemli etkileri olup daha başarılı bir kişiliğe sahip olmasını sağlayacaktır.
Yaşadığımız şehirlerde en fazla birbirimize sorduğumuz sorular başında ”Neden bu şehire geldin? veya ” Neden memleketinde yaşamadın? diye cevabı aslında belli olan sorular sorarız. Bizde bilirdik memeketimizde yaşamasını, fakat hayat şartları bizleri istemeyerekte olsa buralara sürükledi. Bizde isterdik memleketimizin dağlarınde gezip koşmayı, bizde bilirdik küçük yaşlarda ayrılmak zorunda kaldığımız sevdiğimiz dostlarımızla, akrabalarımızla yaşamasını, bizde bilirdik daha önce hiç görmediğimiz şehirlerde trafik çilesi içinde zaman geçirmek yerine memleketimizde yeşillikler ve binlerce çiçek içinde kuş sesleri içinde yaşamasını. Bizde bilirdik gözlerimizi kapatıp son nefesimizi memleketimizde vermeyi… Ama hayat bazen size tercih hakkını verirken cömert davranmıyor ve bazende sadece gömülmek için doğduğunuz topraklarla buluşuyorsunuz.
Siyasal Yaşam Gazetesi İmtiyaz Sahibi