Yaşam, her gün kendine doğru yolculuklar yaparken ”her değişim ve gelişim” yeni bir deneyimin, istemenin sonucudur.
Gelişime açık olmak büyütür insanı, olgunlaştırır, eksikliklerini görmesini sağlar. Önyargıdan, baskıcı sistemden arınmasına yardımcı olur.
Bu basamağın en önemli ayaklarından biri de gezilerdir.
Konya şehrine yaptığım üç günlük gezi içimde demlenen ruhsal uyanışlara yeni bir kapı daha açtı.
Ölüme yaşamın döngüsü olarak baktığımdan olsa gerek:
Ziyaret ettiğim yerlerde eserleriyle, yapıtlarıyla hala yaşayanları görünce içim hoş oldu.
Mevlana Celalaeddin Rumi, Şems Tebriz ve daha niceleri dünya insanlarına yaşamla birlikte ‘bedenler ölür, fikirler ölmez’i hatırlatircasina ne çok eser bırakmışlar.
Yaşamını “Hamdım, piştim, yandım” sözleri ile özetleyen Mevlâna Muhammed Celâleddîn-i Rumi veya kısaca bilinen adıyla Mevlana, “İnsanı olgunlaştıran acıdır./ Acı, sevgiyi, hoşgörüyü çağrıştırır.” Dizeleri yaşama dair ‘acıyı’ nasılda bilgeleştirmiş.
“Gel, sevgiye gel, hoşgörüye gel, tevazuya gel.” Derken aynı zaman da “Şu toprağa sevgiden başka tohum ekmeyiz. / Şu tertemiz tarlaya sevgiden bir başka tohum ekmeyiz” Seslenişine bir karşılık olarak kendime bir şeyler ekmek istedim, yolculuğa çıktım.
Öğütleriyle: “Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol” Diyen Mevlanayı dünya evinde ziyaret edip, yeniden anlamak istedim.
“Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” öğüdünün özüyle insan iç dünyasını, dış görünümüne, düşüncelerine, söz ve hareketlerine yansıtmalı ve her zaman samimi ve gerçek davranmalı felsefesine hayranlık duydum.
Tanrıyı içimizde aramamızı ve evrenle bir olduğumuzu söyleyen şair ve düşünce adamı Mevlana: “Mum olmak kolay değildir. Işık saçmak için önce yanmak gerek… İyiyi ara, doğruyu ara, güzeli ara fakat kusuru arama.” İnsan olmak için önce insaniyet, diyor.
Ve çok sevdiği Şems için atılan iftiralara karşılık verdiği cevap: “Onun ışığı vurmazdan önce ölü bir nakıştım sadece taş duvarlarınızda. O, elindeki yay ile vurmazdan önce tellerime; hep aynı nameyi çalıp söyleyen, kendi sesine yabancı bir kuru rebaptım” Demiş. Kendini yeniden inşa eden Şemse ömür boyu minnet duymuş.
Gezgin olup yollara düşmek, içinde mekan tutan özlemleri, hasretlikleri yeniden çıkarmak gün yüzüne çok güzeldi.