DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Kars ve Ardahan’ın Süt Kokan İnsanları Malakanlar

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
Kars ve Ardahan’ın Süt Kokan İnsanları Malakanlar
Kars ve Ardahan bölgesinde Malakanlar dediği Molokanlar savaş karşıtı bir topluluktur. Rusçada Moloko kelimesi süt, Molokan ise süt içen anlamına gelir. 1682 yılında Ortodoks Kilisesi’nden ayrılan bu insanlar önce Kafkasya’nın kuzeyine daha sonra da Osmanlı ve İran sınırları boyunca Tiflis, Erivan ve Bakü eyaletlerine yerleştirildiler.
.
Malakanlar, Ruslar için büyük bir sorundu. Çünkü Çarlık Rusyası’nda büyük bir ağırlığı olan Ortodoks Kilisesi’nin tüm kuralları, Malakanlar tarafından reddediliyordu. Malakanlar savaşmaya ve silahlandırmaya karşıydı. Bu yüzden savaşlara da katılmak istemiyorlardı. 1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından, Ruslar tarafından Kars ve Ardahan‘a yerleştirildiler. Bu sayede hem hoşlanmadıkları ‘Çıbanbaşı’ dedikleri bu zor savaş karşıtı bir topluluktan kurtulacak hem de Kars ve Ardahan’da olan Türk ve Azeri yerel çoğunluğa karşı bir Rus nüfusu gücü üstünlüğü oluşturacaklardı.
 
Malakan topluluğu Rusya’dan gruplar halinde uzun bir göç yolculuğu sonrası Gürcistan üzerinden Kars’a ulaştı ve Rus Devletinin gösterdiği özellikle dere kenarı ve tarıma uygun olan köylere yerleşmelerine izin verildi. Malakanlar yeni ülkelerine çabuk uyum sağladılar, tarım ve hayvancılık konusunda gerek Hollandalılar gerekse İsviçreliler’den öğrenmiş oldukları o dönemin modern tekniklerini uygulayarak Kars ve Ardahan’da önemli tarımsal devrimlere imza atmaya başladılar. Malakanlar doğayı çok iyi kullandılar, dere kenarlarına un değirmenleri kurdular, tarımda at kullanarak hızlı tarım yapmayı öğrendiler, öğrettiler. Molakan inekleri yetiştirerek normalden fazla süt elde ettiler ve zavotlar yani imalathaneler kurarak çecil, gravyer ve kaşar peyniri üretmeye başladılar. Bölgede ilk kez patates ve şeker pancarı üretimi başlattılar. Kaz yetiştirmeye başladılar ayrıca müzik ve sanat konusunda da çok başarılıydılar. Evlerinde piyano bulunuyordu, belki de Rus dönemi Kars’ından kalan bu opera ve konservatuar geleneğini de Türk Cumhuriyeti dönemine taşıyan ve yaşatan onlar olmuştur. 1880 yılında sürgün kavim olarak geldiler, Kars ve Ardahan’a yerleştiler. Ellerine silah almadılar. İnsan öldürmeyi günahların en büyüğü saydılar. Birikimlerini ve bilgilerini paylaşmaktan çekinmediler. Kırk yıl kaldılar. Kimseye düşmanlık beslemediler.

Peygamberleri Maksim’in İsa’nin ruhunda Ağrı dağına zuhur edeceğine ve yer yüzüne ilahi adaletin geleceğine inandılar. İbadet yerleri Sabrayan’a resim,ikon,hac asmadılar. Öğrendikleri ne varsa yöre halkıyla paylaştılar. Vicdani retçiydiler. Hiç asker olmadılar. Savaşlar son bulsun diye Kars’ın Karain ve Ardahan’ın Sarzep köyünde tahtadan yaptıkları silahlarını yaktılar…

Ardahan Sarzep’de bu eylemi 1915 yılında köyleri basılan ve Sahara dağında donan Türkler için yaptılar. Cincorop’dan gelen Dukhoborlar’da bu eyleme katıldılar. Kazakların saldırmasına rağmen köyün ortasında yaktıkları ateşe sembolik silahlarını atmaya devam ettiler.

1919’da Kuva-yı Milliye tarafından Türk ordusunun yanında savaşmaya davet edilince Malakanlar çok sevdikleri Türkler’e de aynı cevabı verdi: “Biz savaşmıyoruz silah yok”. Sonunda baskılara dayanamayan Kars’ın son Malakanlar’ı da ünlü yazar ve Malakan dostu Tolstoy’un yardımlarıyla Batum’a yanaşan gemilerle Kafkasya’yı terk etmeye karar verdiler. Bir kısmı Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avustralya gibi savaştan uzak ülkelere göçmek zorunda kaldılar.
Bölge insanın kendilerine Molakan yerine Malakan dediği bu insanlar, Kars ve Ardahan’da uzun yıllar  kaldıktan sonra 1921 sonbaharında geldikleri yerlere evlerini eşiklerini bırakarak hüzün içinde gittiler. Düşmanlık nedir bilmediler. Giderken evlerine ekmek, su ve tuz bıraktılar. Bizden sonrakiler aç kalmasın ve barış içinde yaşasınlar diye.. Türkiye’de çok az sayıda Malakan Kars ve İstanbul’da yaşamaktadırlar.

YORUM YAP