Bilim insanları şimdiye kadarkilerden çok daha karmaşık bir bilgi parçasını transfer ederek kuantum ışınlanmada büyük bir gelişme kaydetti.
Kuantum ışınlanma, bilginin uzaydaki akışını ilgilendiren büyük bir gizem.
Independent Türkçe’nin haberine göre etkisi, bilim kurgu filmlerinde sıkça görülen -maddenin uzaydaki hareketini niteleyen- ışınlanmayla aynı değil. Kuantum ışınlanma, bir parçacığın kuantum durumuyla ilgili bilginin aktarımı anlamına geliyor. Bunun bilgiyi düzenleme ve aktarma biçimimiz üzerinde hayal bile edilemeyecek etkileri olabilir. Bu etkiler arasında çok daha karmaşık bir kuantum internet imkanı da yer alıyor.
Bilim insanları şu ana kadar yalnızca kuantum bitlerini, yani kübitleri ışınlayabildi. Bunlar, bir partikülün aynı anda iki durumda olabildiği, mümkün olan en basit kuantum bilgi parçasıydı.
Ancak şimdi uzmanların ışınlamayı başardığı “kütrit” buna ekstra bir boyut ekledi. Bir kübit, aynı anda iki kutupta olabilirken bir kütrit aynı anda üç farklı yönde bulunabiliyor. Kısacası qutrit çok daha karmaşık bir birim ve dolayısıyla aktarımı da bilim insanları açısından çok daha büyük bir zorluk teşkil ediyordu.
Bunun başarılması pratikte, bilim insanlarının daha karmaşık bilgileri iletebileceği anlamına geliyor. Kübitler aynı anda 0 veya 1 değerini alabilirken kütrit aynı anda 0, 1 veya 2 olabilir.
Kübit yerine kütrit göndermek, sürecin doğası gereği çok daha karmaşık bilgilerin aktarabilmesi anlamına geliyor.
Bunun doğal sonucu çok daha kullanışlı bir bilgi aktarımı olacak. Aktarılabilecek bu fazladan bilgi kuantum interneti gibi anlık ve çok güvenli bir iletişimi mümkün hale getirebilecek geleceğin teknolojilerine temel sağlayabilir.
New Scientist’e konuşan Londra Üniversitesi’nden Ciarán Lee, “Kuantum sisteminizin boyutları fazla olursa, iletişiminizin daha güvenli olmasını sağlayabilir ve daha fazla bilgi kodlayabilirsiniz” dedi.
Lee, sözlerini şöyle sürdürdü:
Ancak bir kübitten qutrite geçmek, özellikle zor bir iş zira kübitlerde kullandığımız simetrik numaralar, kütritlerde mümkün değil.
Physical Review Letters adlı bilimsel yayında yer verilen çalışmada, araştırmacıların kullandığı teknik yüzde 75 güvenirlikle sonuç verdi. Bu, ilk bakışta düşük bir oran gibi görünebilir. Ancak kuantum dolaşıklığı kullanan benzer tekniklerden çok daha iyi olduğu ve zaman içinde gelişeceği söylenebilir.