23 Haziran’da yapılacak İstanbul Büyük Şehir Belediye başkanlık seçimler öncesi DSP Genel Başkanın AKP İle işbirliği yaptığı tavrnı eleştiren DSP Genel başkan adayı Ayşe Hazal Beytaş, Tük Demokratik solcuların ve Ecevitçilerin İmamoğlu’nun bulunduğu yarde olacaklarını söyledi.
Avcılar Meydanında bir basın açıklaması yapan DSP Genel Başkan adayı Ayşe Hazal Beytaş, Demokratik solculardan, Ecevitçilerden, Cumhuriyet ve Demokrasi cephesine destek istedi.
İŞTE DSP GENEL BAŞKAN ADAYI AYŞE HAZAL BEYTAŞ’IN BASIN AÇIKAMASI
Gün dar parti taraftarlığını bir kenara bıraka zamanıdır. Gün, çeyrek yüzyıldır bu kenti yöneten zihniyetin İstanbul’a ve ülkemize yaptığı tahribatı gözler önüne serme zamanıdır.
Daha bir iki hafta önce başkentimizde iki saatlik bir sağnak yağış sonunda 3 insanımızı sel sularına teslim ettik. İstanbul’da da yaşanan sel felaketlerinde de çok sayıda insanımız hayatını kaybetmişti. Birçoğu evlerinden barklarından olmuştu.
Taşınmaza yatırımı cazip kılan bugünkü anlayış mega projeler yoluyla İstanbul’u beton yığınına çevirmiş ve şehrin doğayla uyumlu olduğu son kalıntılarını da yok etmiştir.
Aşırı rant hırsı bu mega projelerin arkasına gizleniyor. İhtişam gösterileriyle yoksulluk ve sefalet yan yana yer alıyor. Kamu kaynakları inanılmaz bir hızla tüketiliyor. Rant uğruna imar yasaları delik deşik ediliyor. Devletin kanun, hukuk ve adalete dayalı yapısı hızla çöküyor.
Kısaca şehir yok ediliyor. Çeyrek asırdır bu şehrin yok edilmesine ve yağmalanmasına yol açanlar, bizzat bu yağmadan pay alanlar ve gasp edilen kamu kaynaklarını kişisel serveti haline getirenler 31 Mart’ta halkın sağduyusuyla alt edilmiş ve teşhir edilmişti. Ancak demokrasiye cumhuriyet tarihinin en büyük saldırısı gerçekleştirildi ve ülkemizde bu sefer demokrasi seçilmişlerin emir ve talimatlarıyla rafa kaldırılmış oldu.
Vicdan en yüksek katında kararıyor, adaletin, hakkın ve hukukun teminatı olması gereken YSK talimatlara direnemiyor ve akıl almaz bir şekilde meşru bir seçimi tutarsız gerekçelerle iptal ediyor.
Ancak, biz demokratik solcuları üzen şey bunlarla sınırlı değil; her zaman haksızlığa hukuksuzluğa karşı olan ve programında “DSP seçeneksiz değildir” diyecek kadar demokrasiye tutkun bir partinin Genel Başkanı sıfatını taşıyan bir kişi bu oldu bittiye karşı durması gerekirken, tam zıt yöndeki bir tutumla biz herkese eşit mesafedeyiz, diyor ama ardından bu eşit mesafeye de tezat olan bir söylemle devam ediyor. DSP nin niçin kurulduğunu bilen CHP’ye oy vermez. DSP’nin mevcut genel başkanı önce kendisi bilmelidir ki DSP CHP ye karşı kurulmamıştır.
Tam aksine DSP 1985 senesinde kurulduğunda CHP ve bir çok parti 12 Eylül askeri darbesi ile kapatılmıştı. İşte bu nedenle DSP’nin son Genel Başkanı Bülent Ecevit CHP’nin siyasi arenadaki boşluğunu doldurmak için kendiside siyasi yasaklı olduğundan Rahşan Ecevit’in kurucu başkanlığında DSP’yi kurmuşlardır.
Daha sonra 1992 yılında kapatılan siyasi partilerin yeniden açılması ile CHP siyaset sahnesinde yeniden yerini aldığında DSP 7 yıllık bir parti olarak Türkiye’nin hemen her yerinde örgütlenmiş ve kabul görmüştü.
Bülent Ecevit Bu nedenle DSP’nin Türk siyasetinde bir seçenek olarak kalması amacıyla partisini kapatmamıştır.
DSP Baskıcı antidemokratik dönemin yasaklarına karşı solda bir seçenek olarak kurulmuştur. Partinin akıl ve izan yoksunu bugünkü Genel Başkanı şimdi kalkmış DSP’yi doğanın, demokrasinin ve hak ve adalet duygusunun baş katliamcısı AKP’nin yanına yerleştiriyor.
Akıl, izan ve sağduyu sahibi DSP Parti Meclisi ise neredeyse oy birliği sayılabilecek bir oy çoğunluğuyla seçimlere girmeme kararı alarak DSP’nin demokrasi güçlerinin yanında yer almasını sağlıyor ve Genel Başkan’ın neden olduğu bu garabeti ortadan kaldırıyor.
DSP’nin seçimi açıktır. DSP seçimlere girmeyerek ve 31 Martta Büyükşehir Belediye başkan adayı olan Muammer Aydın adaylıktan ayrılarak, AKP’yi yerel yönetimlerden sökecek en kritik hamle olan İstanbul belediye Başkanlığı için İmamoğlu’nun şansını artırmış oldu.
Ancak bağımsız bir siyasal parti olarak herhangi bir adayın adının belirtilmesine gerek olmaksızın siyasal tavrının açıklanmasıyla yetinmeyi doğru bulan Parti Meclisi’nin bu kararını Önder Aksakal çarpıtarak İmamoğlu’nun PM’den onay almadığı şeklinde yorumladı.
Bu yorumlayış açık bir çarpıtmadır ve DSP saflarında bir infial yaratmıştır; ancak saçma değildir, DSP genel başkanının’ın bir süredir sergilediği tutum ve davranışla uyum içindedir. Onun parti organlarının oybirliği ile aldığı karara karşı bu tavrı sergilemesi, AKP’yle örtülü bir tür ilişki içinde olduğu kanısını bazı çevrelerin açıkça dillendirmesine yol açıyor.
Bu durumda DSP genel başkanı PM toplantı kararlarına uymayarak parti suçu işlemiştir onun için iki yol kalıyor; ilkin parti içinde daha fazla çalkalanmaya yol açmadan parti üyeliğinden ve bütün görevlerinden istifa etmesi ya da PM’nin onun için azil sürecini başlatması.
DSP genel başkanı artık işgal ettiği koltuğu bırakmalı ve kendi dünya görüşüne uygun bulduğunu her fırsatta ima ettiği AKP saflarında siyaset yapmalıdır.
31 Mart’ta Hem İmamaoğlu’nun hem de onu aday olarak belirleyen CHP’nin 31 mart seçim başarısındaki payları asla yadsınamaz. Ancak seçimdeki asıl başarıyı AKP’den ve Erdoğan’dan bıkmış olan halkımızın onları artık göndermek isteyen tutkunluğunda aramak gerekir. Bu seçim geleni belirlemekten çok gideni belirleyecek bir seçim olması açısından önemlidir.
AKP artık gitmelidir ki, 25 yıldır denetimsiz sürdürülen yerel iktidarın altından gelen pis kokuların mahiyeti anlaşılsın.
Buradan Tüm demokratik solculara şu çağrıyı yapıyoruz.
DSP’nin tarihine, programına ve kurucu genel başkanına ve tabiiki lideri, Ecevit’e aykırı tutum ve davranışıyla öne çıkan Önder Aksakal’ı bütün görevlerinden azletmeleri DSP’nin kuruluş amacının bir gereğidir.
23 Haziran’a giden süreçte Demokratik sol kamuoyu İmamoğlu’nun şahsında somutlanan demokrasi ve cumhuriyet güçlerinin yanındaki yerini alacaktır.
Demokrasimizi korumak ve kollamak 23 haziranda sandıklara atacağımız oyların ezici bir farkla İmamoğlu lehine çıkmasına bağlıdır. Siyasal iktidar ve Cumhurbaşkanı seçimi kendi adayları lehine çevirebilmek için her şeyi göze alabileceklerini 31 mart’ta fazlasıyla göstermişlerdi.
İnanıyoruz ki İstanbul’daki 25 yıllık saltanatı yıkılmasını isteyen herkes büyük bir sorumluluk ve dikkatle sandıklara sahip çıkacaktır.
Bir çağrımızda bugüne dek oylarını AKP’den ve Erdoğan’dan esirgememiş olan vatandaşlarımızadır. Ülkemizin bugün içine sokulmuş olduğu siyasi ve ekonomik kriz hepimizin oylarıyla aşılabilir. Birlikte yeniden kardeşliğimizin temellerini kurabiliriz.Bu sefer oylarınızı Binali Yıldırım’dan esirgeyerek Cumhuriyetimiz’e ve demokrasimize büyük katkıda bulunmuş olacaksınız.
Bu seçim sadece CHP ve AKP’ adaylarının yarıştığı bir seçim değildir. bu seçim hepimizin seçimidir.
Sayın basın mensupları sözlerime son verirken
26 Mayıs’ta İzmir’de yaptığımız basın açıklamasında da seslendiğimiz gibi Bugün 23 Haziran sürecine ilişkin olarak İstanbul’dan sesleniyoruz.
Ecevit çizgisinden ayrılmayan Demokratik Solcular, Atatürk ilkelerine gönülden bağlı, laik, demokratik cumhutriyet yanlısı halkımızla aynı cephededir. Kimsenin talimatına göre değil , cumhuriyetin değerlerine göre tavır belirlerler, tepkilerini de ona göre koyarlar ve 23 Haziran seçimlerinde de baskıcı AKP iktidarına karşı Ekrem İmamoğlu’nun bulunduğu cephede yer alırlar.
Basına ve kamuoyuna saygıyla duyrulur.
DSP Genel Başkan Adayı
Ayşe Hazal Beytaş